Türkiye – Doğa
DOĞAL HAZİNELER
1.Hierapolis-Pamukkale
Ege’nin antik kentlerinden biri olan Frigya’nın kutsal Hierapolis’i, 1988 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne alındı. Ovaya bakan yaklaşık 200 m yükseklikteki bir kayalığın kaynaklarından kaynaklanan kalsit yüklü sular Pamukkale’de (Pamuk Sarayı) maden ormanları, taşlaşmış şelaleler ve bir dizi teraslı havzadan oluşan gerçek dışı bir manzara yaratmıştır. 2. yüzyılın sonunda M.Ö. Bergama kralları Attalidler hanedanı Hierapolis termal kaplıcasını kurmuştur.
2.Göreme Milli Parkı ve Kapadokya
Göreme Milli Parkı ve Kapadokya Kayalık Alanları, 1985 yılında doğal ve kültürel kriterlere göre UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne eklendi. Bu kayalık manzara, antik yeraltı yerleşim ağları ve Bizans sanatının seçkin örnekleri ile petek halindedir. Tamamen erozyonla yontulmuş muhteşem bir manzarada, Göreme vadisi ve çevresi, İkonoklastik sonrası dönemde Bizans sanatının eşsiz kanıtlarını sağlayan kayalara oyulmuş kutsal alanlar içerir. 4. yüzyıla kadar uzanan geleneksel bir insan habitatının kalıntıları olan konutlar, ilkel köyler ve yeraltı kasabaları da burada görülebilir.
3.Karain Mağarası
Antalya’nın 30 km kuzeyinde, kuzey-batısında yer alan mağara, Cratese dönemi kireçtaşına oyulmuş olup, deniz seviyesinden 430m, traverten ovasından 150m yüksekliktedir. Transgresyon sonucu oluşan ova, dünyanın en büyük traverten ovalarından biridir. Ovanın dağlarla birleştiği yerde ince su kaynakları vardır. Son yıllarda yapılan jeolojik ve jeomorfolojik araştırmalar, Pleistosen’de ovanın ortasında bir göl ve Paleolitik dönemde çok sayıda açık hava yerleşimi ortaya çıkarmıştır.
4. Tuz Gölü Özel Çevre Koruma Bölgesi (SEPA)
Tuz Gölü, Türkiye’nin en büyük ikinci gölüdür. Tektonik kökenli bir alan olan alan, Konya havzası adı verilen kapalı büyük bir havzada yer almaktadır. 1-22,5 cm/g su yoğunluğu yani %32,4 tuz oranı ile dünyanın en tuzlu göllerinden biridir. Türkiye’de kullanılan tuzun %70’inin Tuz Gölü’nden üretildiği bu özellik, ekonomik bir değer de getirmektedir. Gölün kenarlarının yüzeyi, birçok ziyaretçinin ufukta bir vaha algılayabileceği boş bir gezegene benziyor. Orada bozkır bitkilerini kaplayan beyaz bir tabaka, doğadaki güzel sanatların bazı heykel biçimlerini taklit ediyor.
5. Kızılırmak Deltası Sulak Alanı ve Kuş Cenneti
Kızılırmak, Türkiye topraklarından doğup Türkiye topraklarına akan en uzun nehir olup, aynı zamanda Türkiye’nin en büyük ikinci drenaj havzasına sahiptir. Kızılırmak Deltası, Karadeniz’e özgü habitat türlerini en iyi şekilde temsil etmesi, ekolojik ve genetik türleri sürdürebilecek flora ve fauna özelliklerine sahip olması nedeniyle Güney Karadeniz Havzası’nın en büyük ve en önemli sulak alan ekosistemidir.
6. Harşena Dağı ve Pontus Kralları Kaya Mezarları
Yeşilırmak Nehri’nin ayırdığı havzanın kuzeyinde yer alan Harşena Dağı çeşitli nedenlerle benzersizdir; İlk Tunç Çağı’ndan bu yana pek çok uygarlığın beş bin yılı aşkın bir süredir kesintisiz olarak yerleşim yeri olmuştur, Amasya Kalesi, Orta Kale, İç Kale, Pontus Kralları kaya mezarları, açılan anıtsal sarnıçlar gibi kültürel varlıklardan oluşmaktadır. 1. yy.’da Yalıboyu Evleri (Dere Kenarı Evleri) yanı sıra Yeşilırmak Nehri ve vadisi ile birlikte eşsiz ve büyüleyici bir manzara sunmaktadır. Harşena Dağı’nın güney yamacındaki kireçtaşı ana kaya oluşumlarının yüzeyine oyulmuş Pontus Krallarına ait anıtsal kaya mezarları, Pontos Krallığı’nın en etkileyici arkeolojik kalıntılarıdır ve neredeyse korunmuş tek kalıntısıdır.
7. Harran ve Şanlıurfa
Peygamberler şehri olarak bilinen Şanlıurfa, Yukarı Mezopotamya’nın büyük ve bereketli ovasında yer alması nedeniyle çok zengin ve köklü bir geçmişe sahiptir. Bu kutsal şehir tarihi dini, kamu ve sivil mimari yapılarla doludur. Hepsi gelenek ve sanat taşının en güzel örnekleridir. Şehir İncil’de ve Mari’de (Kuzey Suriye’de bir şehir) kurulan belgelerde bahsedilmektedir. Sadece ilk uygarlıklara ev sahipliği yapması açısından değil, ilk İslam Üniversitesinin kurulduğu yerdir. Geleneksel sivil mimari, konik çatılı kerpiç evler benzersizdir.